top of page
Yazarın fotoğrafıesraizgi

Başkalarının Anılarına Dokunabilir misin?

Yazar: Burcu Ezer

Fotoğraf: Nazlı Erdemirel

http://www.artfulliving.com.tr/sanat/baskalarinin-anilarina-dokunabilir-misin-i-14860

Yaratıcı kimliği, yeni medya icraları, yönetmenliği ve tasarımcı yönüyle tanıdığımız Refik Anadol; mekâna özgü işitsel ve görsel çalışmalarıyla bizi derinden etkilemeye devam ediyor. Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak ruhumuzu etkisi altına almayı başaran sanatçı, Pilevneli Galeri’de açtığı son sergisi “Eriyen Hatıralar”da odağına anı ve bellek konularını alıyor.



En az yurt içi olduğu kadar yurt dışında da adından söz ettiren Refik Anadol; Google, Microsoft, Nvida, Intel ve IBM gibi önemli uluslararası kuruluşlar tarafından takip ediliyor. Sanatçı; Microsoft Araştırma En İyi Vizyon Ödülü, Alman Tasarım Ödülü, UCLA Sanat+Mimarlık Moss Ödülü, University of California Institute Sanatta Araştırma Ödülü gibi pek çok ödülün de sahibi olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul sanat dünyasında varlığı çok da geçmişe dayanmayan, bizim için hâlâ “yeni” tanımının arkasında duran bir disiplin olan yeni medya denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Refik Anadol; görsel ve işitsel canlı performans, mekâna özgü enstalasyon, parametrik heykel üretimi üzerine çalışmalar yapıyor. Mimari ve yeni medya arasında köprüler inşa ederken bizi bambaşka keşif dünyalarına götürüyor.


Sanatçının son sergisi “Eriyen Hatıralar”a dönecek olursak. En özel, en saklı ve en kişisel olarak değerlendirebileceğimiz anılarımız üzerine odaklanan sergi, inkâr edilemez bir görkeme sahip. Sergi kapsamında EEG başlığı kullanılmış, bu başlık beynin farklı noktalarındaki sinyalleri toplayarak verileştiriyor. Yaygın olarak Amerikan ordusu tarafından kullanılan ve halka açık olmayan başlığı Los Angeles Üniversitesi’nin araştırmaları için özel izinle kullanan Anadol, ortalama 800 kişilik bir grup üstünde kümülatif araştırma yapmış. Farklı profesörler eşliğinde gerçekleştirilen bu çalışma, kişilere anıları ve onlarda çağrıştırdıkları hislerin sorulmasıyla gerçekleştirilmiş. Ve bu anılara beynin en çok neresinde tepki gösterildiği gibi verilere ve ardından algoritmalara evrilmiş. Refik Anadol ise “günümüzde hatıralarla neler yapılabilir?” sorusunun cevabı olarak bu algoritmaları görsel ve işitsel enstalasyonlara dönüştürmüş.


Algoritmaların görsellerinin ardından Anadol’un deyimiyle “bilinç seviyesi” ile başlayan sergide verilerin şiirselleştiği bir boyut ile karşılaşıyoruz. Sağ tarafın negatif, sol tarafın ise pozitif hatıralarla ayrıldığı bölümde hiç tanımadığımız insanların, hiç bilmediğimiz anılarının arasında gizlice dolaşıyor gibiyiz. Veri resimleri olarak tanımlanan çalışmalar, kullanılan sesin de etkisiyle bizi ruhani bir boyuta taşıyor. Ortamdaki müzik ve ışık da hatıraların temsili olarak izleyiciyi bu kapsamlı araştırmanın içine çekiyor. İlk defa sergilenen eserler gerçekten büyük prodüksiyon ve araştırma sürecine dayanmasıyla ve Refik Anadol zekasıyla bizi hayran bırakıyor.

Teknoloji ve sanatı ustalıkla bir araya geriten Anadol, hatıranın içeriğinden çok hatırlama eylemine odaklanıyor. Bilinç ve bilinç altının gizemli odalarında saklı bulunan anıları farklı bir boyutta bir diyaloğa sokuyor. İleri teknoloji ve çağdaş sanatın kesiştiği noktada üretimini sürdüren Anadol, seri kapsamında anıları etkileyici görsellere dönüştürüyor. Teknoloji kadar psikoloji alanında da üzerine ayrı uzmanlıklar geliştirilen hatıralar, günümüzde EMDR yöntemiyle silinip etkisi hafifletilebilirken sanatçının çalışmaları bu gizemli bölüme farklı bir bakış açısı getiriyor. Onları görmemizi, hissetmemizi sağlıyor. İnsan beyninde anılara erişim esnasında ortaya çıkan dalgaları görselleştiren Anadol, ayrıca insan belleği üzerine de kapsamlı bir bakış sunuyor.


Hatıralarımızı görüp onlara dokunabilir miyiz? Bize özel, başkasına aktarmamızın çoğu zaman tam anlamıyla mümkün olmadığı anılarımızı nasıl görünür kılabiliriz? Bizi biz yapan anılarımız olmadan ne yaparız? Tüm bu sorular eşliğinde bizi karanlık bir katmana davet eden serginin en üst katında yer alan, sergiyle aynı adı taşıyan Eriyen Hatıralar ise tam bir sona bırakılan pasta gibi sırasını bekliyor. Bu çalışma sosyal medyada en çok paylaşılan, hakkında en çok konuşulan işlerden biri muhtemelen. Galerinin en üst katına çıktığımızda karşımıza çıkan eser devasa bir ekrandan bizi içine çekecekmiş gibi bir hissiyata sahip. Oturup saatlerce izleyebilmenin mümkün olduğu, tabiri caizse “hatıra illüzyonu”; Arrival filmindeki görüntüyü aklımıza getiriyor. Sanki birileriyle konuşabilecekmişiz, bir adım atsak içine girebilecekmişiz gibi…


Tüm bu yoğun duyguların etkisinde Refik Anadol’un kişisel sergisini gezmek gerçekten özel bir deneyim. Eğer hâlâ görmediyseniz 10 Mart’a kadar bu özel anı siz de deneyimleyebilirsiniz. Ayrıca Anadol’un Pilevneli’deki “Eriyen Hatıralar” sergisine paralel olarak Yıldız Holding’de yer alan Pladis Veri Uzayı isimli yeni eseri de görmeniz gereken bir diğer çalışma.

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

göbeklitepe

araştırma & yazı: ezgi aktuğ/140journos stajı https://140journos.com/gobeklitepe-cee3fb7003a göbeklitepe’nin keşfi ve insanlık tarihi...

Comments


bottom of page